Polat Göktaş ile Röportaj

Yazar

Raf Dergi Ekibi

28. Sayı

Röportajlar

Hoş Geldiniz! Başlamadan önce, sizi henüz tanımayan okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Polat Göktaş kimdir?

Temelde teknolojiye olan ilgim ve çevremdeki dünya hakkındaki bitmek bilmeyen merakım ile bilim insanı olma yolculuğuma başladım. Ankara Üniversitesi'nden birincilikle mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi'nde Elektrik ve Elektronik Mühendisliği alanında yüksek lisans ve doktora derecelerimi tamamladım. Fulbright bursu ile Harvard Tıp Okulu'nda ve Massachusetts General Hospital’deki Wellman Fotomedisin Merkezi'nde doktora araştırmaları yaptım. Bu araştırmalarım, özellikle vitro tanı için hücresel bilgiyi belirlemede ve sınıflandırmada odaklandı ve sağlık üzerindeki yapay zekâ etkisine dair perspektifimi genişletti. Fulbright sonrası, Dublin’deki araştırma faaliyetlerine devam ediyorum ve şu anda UCD Bilgisayar Bilimleri Okulu ve CeADAR’da Kıdemli Veri Bilim Uzmanı olarak görev yapıyorum. Burada, sağlık hizmetleri için yenilikçi yapay zekâ modelleri geliştirmeye odaklanıyorum. 

Kariyerim boyunca elde ettiğim başarılar arasında; 2016 Lindau Nobel Ödülü Sahipleri Toplantısında Genç Bilim İnsanı Ödülü, 2017 IEEE AP-S Doktora Araştırma Bursu ile dünyanın en üst düzey doktora öğrencisi olarak seçilmekle, 2020 Marie-Curie Bireysel Bursu, 2021 ODTÜ Serhat Özyar Yılın Genç Bilim İnsanı Ödülü ve diğerleri bulunmaktadır. Ayrıca, Marie-Curie Mezunları Derneği Bülteni'nin ve Fulbright Chronicles dergisinin editoryal yayın kurullarında görev yapmaktayım. Çalışmalarım, teknoloji ve sağlık alanlarının bir bileşimini temsil etmekte olup, gelecekteki zorluklar için yenilikçi çözümler üretmeye devam ediyorum.

2016 yılında fizik alanında düzenlenen 66. Lindau Nobel Laureate Meeting'e katıldınız. Bu deneyimin araştırmalarınıza ve profesyonel ağınıza olan etkilerini anlatır mısınız? Bu tür uluslararası bilimsel toplantılardan aldığınız ilhamlar kariyer hedeflerinize nasıl yansıyor?

Almanya, Lindau’da gerçekleşen 66. Lindau Nobel Laureate Meeting’e katılımım, araştırma tutkumu derinleştirdi ve küresel bilim topluluğuna olan katkı taahhüdümü pekiştirdi. Bu prestijli etkinlik, sadece bilgi sunmakla kalmayıp, farklı disiplinlerden ve geçmişlerden gelen zihinlerin bir araya gelmesiyle bilimin ne başarabileceği konusunda geniş bir vizyon sağladı. Fizik odaklı bu toplantıda alanın önde gelen uzmanlarıyla derinlemesine diyaloglar kurma fırsatı buldum. Lindau toplantısı, ağ oluşturma ve entelektüel alışveriş fırsatları sunarak, çalışmalarımın yönünü etkileyen ve gelecekteki işbirlikleri için kapılar açan uzun süreli bir etki yarattı. Harvard Tıp Okulu’nda bir doktora sonrası araştırma görevlisi ile tanıştım, bu da sonrasında Fulbright Araştırmacısı olarak çalışma fırsatına dönüştü. Lindau toplantıları, yüksek kaliteli akademik kurumlar ve değerli bağlantılara erişim sağlayarak kariyer yolumu şekillendirmemde kritik bir rol oynadı.

Lindau Mezunları olarak saygın konumum, ayrıca genç nesillere yol gösterme görevlerim, Türk Nobel Topluluğu Yönetim Kurulunda ve IEEE Tıp ve Biyoloji Mühendisliği Topluluğu – Öğrenci Mentörlük Programı’nda (IEEE EMBS SMP) danışmanlık yapmamla birleştiğinde, Lindau Toplantısına katılacak gelecek nesillerin genç bilim insanlarına şu tavsiyeleri verebilirim: Açık ve sorgulayıcı olun, aktif olarak ağ kurun; mentörlük arayışında olun; toplantının ötesine geçin, niçininizi hatırlayın, topluluğa bilgilerinizi aktarın. Toplantı sona erdikten sonra bağlantılarınızı sürdürün. Umarım 2024 ve sonrasındaki toplantılara katılacak genç bilim insanlarının kariyerlerinde ilham verici bir etki yaratır.

Çeşitli prestijli burs ve ödüllerle tanınmışsınız, örneğin Marie Sklodowska-Curie Bireysel Bursu ve Fulbright Doktora Araştırma Bursu gibi. Bu ödüllerin kariyerinize etkilerini detaylandırabilir misiniz? Ayrıca, bu tür rekabetçi burs programlarına başvururken izlediğiniz stratejiler ve genç araştırmacılara verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?

Prestijli burslar, kariyerimde önemli bir rol oynayarak araştırmacı olarak gelişimime katkıda bulundu. Özellikle, Marie Skłodowska-Curie Bireysel Bursu, Avrupa’da ve uluslararası düzeyde bilimsel bir ağ kurmamı sağladı, disiplinlerarası ve sektörler arası iş birliklerine olanak tanıdı. Bu burs, araştırmalarımın kapsamını genişletmemi ve yapay zekâ projelerine odaklanmam için mali destek sağladı. Fulbright Doktora Araştırma Bursu ise, ABD'de çalışarak global bir perspektif kazanmamı ve alanımdaki lider akademisyenlerle çalışma fırsatı bulmamı sağladı.

Başvuru stratejileri ve tavsiyeler:

  • Araştırmanın özgünlüğünü vurgulayın, önemini ve getireceğiniz yenilikleri açıklayın.
  • Burs programının önceliklerini ve kriterlerini iyi anlayın. Hazırlıklı olun.
  • Akademik ve profesyonel ağınızı kullanarak başvurunuzu güçlendirin.
  • İletişim becerilerinizi geliştirin, mülakatlarda açık ve ikna edici olun.
  • Detaylara önem verin. Önerilen formatlara uygun hareket edin.
  • Azimli olun ve alternatif planlar yapın. Birden fazla programa başvurmayı düşünün.

Bu tavsiyeleri, genç araştırmacılara prestijli burs programlarına başvururken rehberlik etmesi ve onların bu rekabetçi süreçte öne çıkabilmelerini sağlamak için veriyorum. Her başvuru, sizin ve çalışmalarınızın global bilim topluluğu tarafından tanınmasına bir adım daha yaklaşmanızı sağlayacaktır.

Harvard Tıp Okulu’nda, Wellman Fototıp Merkezi'nde Fulbright Doktora Araştırmacısı olarak görev aldınız. Bu deneyimin, araştırmalarınıza ve kariyerinize katkılarını anlatabilir misiniz? Harvard’da hangi projelerde yer aldınız ve bu projeler disiplinler arası yaklaşımlarınızı nasıl şekillendirdi? 

Harvard Tıp Okulu’nda Wellman Fotomedisin Merkezi’nde Fulbright Doktora Araştırmacısı olarak geçirdiğim süre, kariyerimde dönüm noktası oldu ve araştırmalarımı şekillendirdi. Prof. Seok Hyun(Andy)Yun liderliğindeki projem, optik mikroskopi ve yüksek çözünürlüklü görüntüleme teknikleri kullanarak tek hücre düzeyinde canlı hücre davranışlarını izlemeyi amaçladı. Bu çalışma, kanser ve anemi teşhisinde kullanılmak üzere hücrelerin optik özelliklerini sınıflandıran algoritmalar ve görüntü işleme teknikleri geliştirdi. Harvard’da multidisipliner bir ortamda çalıştım ve bilgisayar bilimi ile biyoteknolojiyi birleştirdim. Bu süreç, yapay zekâ ve makine öğrenmesi kullanarak büyük veri setlerinden hücresel bilgileri otomatik çıkarma yeteneğimi artırdı. Uluslararası konferanslarda sunum yapma fırsatı buldum ve global bilim topluluğu içinde tanındım. Harvard’daki deneyimlerim, multidisipliner yaklaşımları benimsememi sağladı ve sağlık teknolojileri ile yapay zekâ uygulamalarında ileriye dönük projeler geliştirme konusunda bana ilham verdi. 

Özellikle, yapay zekanın sağlık sektöründe uygulanması ve etik meseleler üzerine yoğunlaştığınız çalışmalarınızda, bu teknolojilerin toplumsal ve tıbbi sonuçları üzerindeki etkilerini nasıl şekillendirmeyi hedefliyorsunuz?

Yapay zekâ (AI), sağlık sektöründe devrimsel bir potansiyel taşıyor. Harvard Tıp Okulu’nda ve sonrasında yürüttüğüm çalışmalarda, AI teknolojilerinin hastalık teşhis ve tedavisinde nasıl etkili kullanılabileceğini, hastaların yaşam kalitesini nasıl artırabileceğini ve tıbbi süreçlerin verimliliğini nasıl iyileştirebileceğini inceledim. Örneğin; kanser teşhisinde, AI destekli patolojik görüntü analizi ile insan gözünün kaçırabileceği detayları belirleyerek erken müdahale şansını artırabiliriz. AI, genetik ve yaşam tarzı verilerini analiz ederek kişiselleştirilmiş tedavi planları oluşturabilir, tedavi etkinliğini artırırken yan etkileri azaltır. Hastane operasyonlarının optimizasyonu gibi alanlarda da AI, sağlık hizmetlerinin verimliliğini artırabilir. Ancak, AI uygulamalarının etik ve toplumsal sorunları da beraberinde getirdiği için, veri gizliliği, algoritmik önyargı gibi konularda dikkatli olunmalı. Bu bağlamda, AI’ın sağlıkta sorumlu kullanımını teşvik etmek ve etik kurallar geliştirmek üzerine çalışmalarım devam ediyor. Bu teknolojinin sağlık hizmetlerini iyileştirmek için güvenli ve adil bir şekilde entegre edilmesi, araştırmalarımın odak noktasını oluşturuyor.

Son olarak, yapay zekâ ve disiplinler arası araştırmalara ilgi duyan genç araştırmacılara tavsiyeleriniz nelerdir? Bu alanlarda başarılı olmak için gerekli olan en önemli beceri ve özellikler nelerdir?

Elbette, AI ve disiplinler arası araştırmalarla ilgilenen genç araştırmacılara yönelik tavsiyelerimi ve düşüncelerimi paylaşabilirim. Bu alanlarda başarılı olmak isteyen genç araştırmacılara tavsiyelerim şu şekildedir:

  • Sürekli Öğrenme ve Uyum: AI ve teknoloji sürekli gelişiyor. En son trendleri, araçları ve teknikleri öğrenmek için sürekli bir öğrenme taahhüdünde bulunun.
  • Matematik ve Programlama Becerileri: AI, matematik ve istatistik üzerine kurulu. Güçlü bir matematiksel temel ve iyi programlama becerileri, başarılı algoritma tasarımı ve model geliştirme için çok kritik.
  • Eleştirel Düşünme ve Analitik Yetenek: Veri setlerini yorumlama ve modellerin sonuçlarını analiz etme yeteneği, projelerde başarı için kritik.
  • İş birliği ve İletişim Becerileri: Disiplinlerarası araştırmalar, çeşitli uzmanlık alanlarından insanlarla işbirliği yapmayı gerektirir.
  • Yaratıcılık ve İnovasyon: AI ve disiplinler arası projeler, keşif ve yenilik gerektirir. Mevcut problemlere yaratıcı çözümler üretebilmek önemli.
  • Etik ve Toplumsal Bilinç: AI teknolojilerinin etik ve toplumsal etkilerini anlamak ve bu bilinçle hareket etmek, araştırmalarınızın toplum üzerinde olumlu bir etki yaratmasını sağlar.
  • Dayanıklılık ve Azim: Karşılaşılan zorluklara rağmen motivasyonunuzu koruyabilme ve uzun vadeli hedeflere odaklanabilme yeteneği, bu alanda başarılı olmanın anahtarıdır.

Bu öneriler, yapay zekâ ve disiplinler arası çalışmalarda başarılı olmak isteyen genç araştırmacılar için temel beceri ve nitelikleri kapsıyor. Düşüncelerimi ve önerilerimi okuduğunuz için teşekkür ederim.